Tom didn't feel like playing golf.
- Tom'un canı golf oynamak istemiyordu.
Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
- Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
I like playing tennis and golf.
- Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
He played golf last Sunday.
- O, geçen pazar günü golf oynadı.