İki parçayı birlikte yapıştırmak zor olacak.
- It'll be difficult to glue the two pieces together.
Tom'un gözleri ekrana tutkallıydı.
- Tom's eyes were glued to the screen.
O kutudaki tutkal ve makası bana uzat lütfen.
- Hand me the glue and the scissors in that box, please.
Bu sıvı zamk yerine kullanılabilir.
- This fluid can be substituted for glue.
Bu yapıştırıcı plastiğe yapışmaz.
- This glue does not adhere to plastic.
O, vazoyu uyduruk bir biçimde birlikte yapıştırdı.
- He glued the vase together sloppily.
Onu birlikte geri yapıştırabileceğimizi düşünüyor musun?
- Do you think we can glue that back together?
I need to glue the chair-leg back into place.
So as I lay on the ground with my ear glued close against the wall, who should march round the church but John Trenchard, Esquire, not treading delicately like King Agag, or spying, but just come on a voyage of discovery for himself.