You can't keep hiding from me, Tom.
- Benden gizlenmeye devam edemezsin, Tom.
The police found Tom's hideout.
- Polis Tom'un gizlenme yerini buldu.
Have you told anyone where our hideout is?
- Gizlenme yerimizin nerede olduğunu kimseye söyledin mi?
He couldn't think where to hide it.
- Onu nereye gizleyeceğini düşünemedi.
I can't hide my feelings.
- Duygularımı gizleyemiyorum.
The sun was hidden in the moon's shadow.
- Güneş ayın gölgesine gizlenmişti.
The walls are hidden by ivy.
- Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.
She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
- O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
Tom isn't very good at concealing his feelings.
- Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
He makes no disguise of his feelings.
- O hislerini gizlemez.
We don't have to hide.
- Gizlenmek zorunda değiliz.
Tom didn't have to hide.
- Tom gizlenmek zorunda değildi.
Tom has done a pretty good job concealing his dissatisfaction.
- Tom memnuniyetsizliğini gizleyen oldukça iyi bir iş yaptı.
Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
- Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
Tom concealed the fact that he had been in prison.
- Tom hapiste olduğu gerçeğini gizledi.
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
He disguised himself as a salesman and visited her house.
- Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.