We didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
He got into this school in September last year.
- Geçen yıl eylül ayında bu okula girdi.
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
The system will go into operation in a short time.
- Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
Let's not go into details.
- Ayrıntıya girmeyelim.