girişler

listen to the pronunciation of girişler
Türkisch - Englisch
inputs
(Spor) approaches
entries

Entries are now being accepted. - Girişler artık kabul edilmektedir.

giriş
access

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

The police restricted access to the road. - Polis yola girişi kısıtladı.

giriş
login

The newest version uses facial-recognition software to validate a login. - Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.

giriş
introduction

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital. - Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.

giriş
{i} entry

You have an entry ticket. - Senin bir giriş biletin var.

Tom was denied entry. - Tom'un girişi reddedildi.

giriş
{i} entrance

Where is the entrance to the museum? - Müzenin girişi nerede?

A car stopped at the entrance. - Girişte bir araba durdu.

giriş
input

We gave them our input. - Onlara bizim veri girişini verdik.

Any input would be appreciated! - Herhangi bir veri girişi takdir edilecektir!

giriş
(Bilgisayar) port

If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub. - Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.

gir
come in

May I come in? Yes, certainly. - İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.

She beckoned me to come in. - O bana içeri girmem için işaret etti.

giriş
vestibule
giriş
{i} induction
giriş
{i} intake
giriş
ingress
giriş
{i} prelude
giriş
{i} pass

Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men. - Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.

He's studying hard so he can pass the entrance exam. - Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.

giriş
{i} enter

Tom must've heard us enter. - Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.

Tom is an enterprising young man. - Tom girişimci genç bir adam.

gir
(Bilgisayar) sign in
gir
(Bilgisayar) retype
giriş
(Bilgisayar) home

Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal. - Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.

giriş
preliminary
giriş
(Bilgisayar) line in
giriş
introductions
giriş
hail
giriş
(Bilgisayar) intro

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

giriş
prequel
giriş
input/output
giriş
door

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

Tom moved toward the doorway. - Tom girişe doğru hareket etti.

gir
incur
gir
got into

Tom got into bed and turned off the light. - Tom yatağa girdi ve ışığı kapattı.

I can't believe that you actually got into Harvard. - Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.

gir
get into

Does Tom get into the city very often? - Tom çok sık şehre girer mi?

It's possible that Tom will get into Harvard. - Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.

gir
fallen under
gir
{f} enter

This ticket allows two people to enter. - Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

gir
gone into
gir
fell under
gir
fall under
gir
go into

Tom wanted to go into politics. - Tom siyasete girmek istedi.

I saw him go into the toilet a few minutes ago. - Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.

gir
went into
giriş
admission

Admission to the show is $5. - Gösteriye giriş ücreti 5 dolar.

The admission is ten dollars a person. - Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.

giriş
foyer

I will meet you in the hotel foyer. - Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.

giriş
inlet
giriş
preamble
giriş
prologue
Giriş
ıntroduction

In the introduction, the author is stating as follows. - Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.

The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy. - Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.

giriş
the introduction
giriş
logging in
giriş
interfere
giriş
entering

You are banned from entering this place. - Buraya girişiniz yasaklandı.

giriş
introduction of
giriş
entry to
Giriş
penetration
giriş
going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
giriş
input , introduction , entry
giriş
checkin

The man is checking in at a hotel. - Adam bir otelde giriş yapıyor.

giriş
influx
giriş
adit
giriş
gate

A car was blocking the gateway. - Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.

Admission is $30 at the gate. - Giriş ücreti kapıda 30 dolar.

giriş
doorway

Tom paused in the doorway. - Tom girişte durakladı.

A man suddenly appeared in the doorway. - Kapı girişinde aniden bir adam göründü.

giriş
entry, entrance
giriş
entree
giriş
inflow
giriş
ante

Please hang your coat in the anteroom. - Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.

giriş
(Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
giriş
exordium
giriş
admittance

No admittance during the performance. - Gösteri boyunca giriş izni yoktur.

giriş
lead in
giriş
proem
giriş
(Tekstil) entrace
giriş
intrusion
giriş
ingression
giriş
leadin
giriş
{i} gateway

A car was blocking the gateway. - Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.

Türkisch - Türkisch

Definition von girişler im Türkisch Türkisch wörterbuch

Giriş
methal
Giriş
antre
GÎR
(Osmanlı Dönemi) f. (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür. Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir. Kelimenin sonuna eklenir
giriş
Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal
giriş
Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre
giriş
Bir yere girmek için ödenen para, giriş ücreti, duhuliye
giriş
Girme işi veya biçimi: "Fakülteye her girişimde ilk selamlaştığım o olurdu."- H. Taner
giriş
Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser
giriş
Bir yapıda girip geçilen yer, methal, antre
giriş
Girme işi veya biçimi
giriş
Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm, girizgâh
giriş
Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal
girişler
Favoriten