girişken

listen to the pronunciation of girişken
Türkisch - Englisch
sociable

I'm not sociable enough. - Yeterince girişken değilim.

Tom is quite sociable, isn't he? - Tom oldukça girişken, değil mi?

enterprising
enterprising, pushful, energetic, aggressive
companionable
aggressive

I had to be aggressive. - Girişken olmak zorundaydım.

We need an aggressive plan of action. - Girişken bir eylem planına ihtiyacımız var.

clubby
clubable
full of pep
pushful
up and coming
enterprising, initiating (person)
clubbable
pushing
(Ticaret) nonconformist
hustler
upandcoming
girişken kişi
go getter
girişken, becerikli
enterprising, resourceful
girişken kimse
live wire
girişken olmayan
unenterprising
girişken olmayan
non aggressive
enerjik ve girişken
go-ahead
Türkisch - Türkisch
Kendi kendine iş, uğraş yaratabilen, bir işe hiç çekinmeden girebilen, başkalarıyla kolayca ilişki kurabilen, müteşebbis
ATILGAN
girişken
Favoriten