Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
- I know what's involved.
Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
- He usually was not involved directly.
O cinayet davasına karışmış gibi görünüyor.
- She seems to be involved in that murder case.
Ben buna karışmış olamam.
- I can't be involved in this.
Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.
- I never wanted you to get involved in this mess.
Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
- I try to stay involved.
İlgili olmak istiyorum.
- I want to be involved.
The explanation involved potatoes, squirrels, and race cars.
When the family wrapped up my father's will, no one tried to make me feel involved.