gezgin

listen to the pronunciation of gezgin
Türkisch - Englisch
passenger
wanderer

I am just a wanderer, seeking for purity of a soul. - Ben sadece bir gezginim, bir ruhun saflığını arıyorum.

planetary
traveller

I am not much of a traveller. - Ben çok gezgin değilim.

I am just a traveller who seeks the purity of the soul. - Ben yalnızca ruhun saflığını arayan bir gezginim.

explorer
medicinal
tourist, traveler
traveler

The traveler stopped to ask me the way. - Gezgin bana yol sormak için durdu.

The traveler arrived in New York in the evening. - Gezgin, akşam New York'a ulaştı.

touring, traveling (person)
widely traveled
wandering, itinerant; tourist
voyager
traveller [Brit.]
rover
{i} wandering
globetrotter
itinerant
peripatetic
sightseer
trekker
travel wise
(Tıp) fugitive
strolling
gezgin buzlu
(Denizbilim) pack ice
gezgin radyo
(Bilgisayar,Teknik) mobile radio
gezgin satıcılık yapmak
hawk
gezgin çubuğu
(Bilgisayar) explorer bar
gezgin derviş
wandering dervish
gezgin, turist
travelers, tourists
gezgin aktör
busker
gezgin anten
(Bilgisayar,Teknik) mobile antenna
gezgin bantı
(Bilgisayar) explorer band
gezgin kişi
(Konuşma Dili) bird of passage
gezgin kişi
wanderer
gezgin radyo istasyonu
(Bilgisayar,Teknik) mobile radio station
gezgin satıcı
bagman
gezgin tifo
(Tıp) ambulatory typhoid
gezgin şövalye
knight errant
gezgin şövalyelik
knight errantry
Türkisch - Türkisch
Gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse)
gezmen
gezgin
Favoriten