gewählt

listen to the pronunciation of gewählt
Deutsch - Türkisch
seçkin, seçme
Englisch - Türkisch

Definition von gewählt im Englisch Türkisch wörterbuch

chosen
{s} seçilmiş

Sen seçilmiş birisin. - You are the chosen one.

Her ay, 10.000 yen değerinde bir hediye sertifikası bu anketi tamamlayan rastgele seçilmiş otuz kişiye verilecektir. - Each month, a gift certificate worth 10,000 yen will be given to thirty people chosen at random who have completed this questionnaire.

adopted
{s} evlat edinilmiş

O bir bebekken evlat edinilmiştir. - She was adopted as an infant.

Evlat edinilmiş olduğumu biliyorum. - I know that I'm adopted.

chosen
{f} seç

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

O, takımın bir üyesi olarak seçildi. - He was chosen to be a member of the team.

chosen
tercihli
chosen
karar ver/yeğle/seç
chosen
cennete gitmek üzere seçilmiş olan
adopted
evlatlık

Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi. - The mother was cruel to her adopted son.

O, yetimi evlatlık kabul etti. - He adopted the orphan.

adopted
tatbik edilen
adopted
uygulanan
chosen
seçilen

O, seçilenler arasındaydı. - He was among those chosen.

chosen
seçilmek

Seçilmek istemiyorum. - I don't want to be chosen.

chosen
f., bak. choose. s. seçilmiş
chosen
{s} cennetlik
adopted
benimsedi

Onlar teklifi benimsediler. - They adopted the proposal.

O, yeni yöntemi benimsedi. - He adopted the new method.

chosen
{s} seçilmiş olan
adopted
{s} benimsenen
adopted
{s} kabul edilen
adopted
benimse

Onlar teklifi benimsediler. - They adopted the proposal.

Tom yeni bir politika benimsedi. - Tom adopted a new policy.