gewählt

listen to the pronunciation of gewählt
Deutsch - Türkisch
seçkin, seçme
Englisch - Türkisch

Definition von gewählt im Englisch Türkisch wörterbuch

chosen
{s} seçilmiş

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

adopted
{s} evlat edinilmiş

Tom ve Mary'nin evlat edinilmiş bir kızı var. - Tom and Mary have one adopted daughter.

Tom Mary'nin evlat edinilmiş erkek kardeşi. - Tom is Mary's adopted brother.

chosen
{f} seç

O, takımın bir üyesi olarak seçildi. - He was chosen to be a member of the team.

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir. - The president of the republic is chosen by the people.

chosen
tercihli
chosen
karar ver/yeğle/seç
chosen
cennete gitmek üzere seçilmiş olan
adopted
evlatlık

Zengin tüccar çocuğu evlatlık aldı ve onu mirasçısı yaptı. - The rich merchant adopted the boy and made him his heir.

Anne evlatlık oğluna karşı zalimdi. - The mother was cruel to her adopted son.

adopted
tatbik edilen
adopted
uygulanan
chosen
seçilen

O, seçilenler arasındaydı. - He was among those chosen.

chosen
seçilmek

Seçilmek istemiyorum. - I don't want to be chosen.

chosen
f., bak. choose. s. seçilmiş
chosen
{s} cennetlik
adopted
benimsedi

Tom defter tutma metodumuzu benimsedi. - Tom adopted our method of bookkeeping.

Tom Mary'nin fikrini benimsedi. - Tom adopted Mary's idea.

chosen
{s} seçilmiş olan
adopted
{s} benimsenen
adopted
{s} kabul edilen
adopted
benimse

Onlar teklifi benimsediler. - They adopted the proposal.

Tom yeni bir politika benimsedi. - Tom adopted a new policy.