Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Eski karımı hâlâ özlüyorum ama benim amacım iyileşmek.
- I still miss my ex-wife, but my aim is getting better.
Teniste iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at tennis.
Satrançta iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at chess.
Satrançta iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at chess.
Biz iyileşmek zorundayız.
- We've got to get better.
Tom Fransızcada daha iyi olmak istiyor.
- Tom wants to get better at French.
Daha iyi olmak istiyorsan bu ilacı almak zorundasın.
- If you ever want to get better, you have to take this medicine.
Yakında iyileşeceğini umuyorum.
- I hope you'll get better soon.
Onun yakında iyileşeceğini umuyorum.
- I hope that she'll get better soon.
... And they were getting better, and I couldn't explain that. ...
... It's getting better and better by the day. ...