Definition von get down. im Englisch Türkisch wörterbuch
- down
- {f} aşağı
Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.
- She looked at me with tears running down her cheeks.
Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
- The cat on the tree came down to me.
- get down
- (bir işe vb) başlamak
- get down
- (deyim) [kd] yutmak. get down to sth. baslamak,iyice girismek. get down to brass tacks (kd) esas konuya gelmek get down to business şurdan burdan konuştuktan sonra asıl meseleyi görüşmek
- get down
- (deyim) get someone down neşesini kırmak ,canını sıkmak. get sth. down
- get down
- yazarak kaydetmek
- get down
- not tutmak
- get down
- sofradan kalkıp oturmak
- get down
- çömelmek
- down
- aşağıya
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
- We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- get down
- (bir işe vb) girişmek
- get down
- (birşeyi) aşağıya indirmek
- down
- (Argo) saygı göstermek
- down
- (Argo) arkadaş olmak
- down
- (Bilgisayar) düştü
O, merdivenden düştü.
- She fell down the ladder.
O içeriye girer girmez düştü.
- The instant he came in, he fell down.
- down
- yüzü koyun
- get down
- şevkini kırmak
- get down
- not düşmek
- get down
- bozum olmak
- get down
- cesaretini kırmak
- get down
- sıkılmak
- get down
- yere devirmek
- get down
- yere yıkmak
- get down
- bunalmak
- get down
- üzmek
- get down
- devirmek
- get down
- yutmak
- get down
- yazmak
- get down
- inmek (attan vb)
- get down
- yazıya dökmek
- get down
- kaydetmek
- get down
- güçlükle yutmak
- get down
- yut
- down
- {i} kuştüyü
- get down
- 1. (get something down) Not etmek ,yazmak.2. (get something down) Yutmak, mideye indirmek
- get down
- (get someone down) Neşesini kırmak ,canını sıkmak
- get down
- (get down to something) Bir işe başlamak, bir işe girişmek
- down
- {e} aşağısına doğru
Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.
- Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river.
Tom ve Mary onları son gördüğümde nehrin aşağısına doğru bir kanoda kürek çekiyorlardı.
- Tom and Mary were paddling a canoe down the river the last time I saw them.
- down
- sulandırılmış olarak
- down
- {i} garez
- down
- yıkılmış
Oldukça yıkılmış görünüyorsun.
- You look pretty down.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
- We saw some old houses pulled down.
- down
- {f} yenmek
- down
- (Askeri) İNDİR, AŞAĞI: Bir topçu veya deniz topçu desteğinde: 1. Bir ateş isteğinde hedef yerinin bir müracaat noktasından yükseklikçe aşağıda bulunduğunu göstermek için kullanılan terim. 2. İhtirakli ile atışlarda, paralanma yüksekliğinde azaltma yapmak gerektiğini göstermek için kullanılan bir terim. 3. Topçuda, bir ateş komutunda, toprak açısının (şu kadar) milyem alçaltılması gerektiğini göstermek için kullanılan terim. 4. Havan ateşini tanzim için verilen bir ateş komutunda namluya (şu kadar) devirlik bir alçalış verileceğini bildirmek için kullanılan terim. Bak. "up"
- down
- londra'nın dışına
- down
- azalarak
- down
- {i} şansın ters dönmesi
- down
- aşınmış bir şekilde
- down
- kağıt üstünde
- down
- (Tıp) gebelik ayından itibaren örten ince tüylerin oluşturduğu örtü, lanugo
- down
- {i} hav
Hava bu gece soğuyacak.
- It will cool down tonight.
İyi hava sebzelerin fiyatını düşürdü.
- The good weather sent the price of vegetables down.
- get down
- (Fiili Deyim ) 1- aşağı inmek yada indirmek 2- yutmak
- get down
- (deyim) not etmek ,yazmak