gestatten

listen to the pronunciation of gestatten
Deutsch - Türkisch
{gı'ştaltın} biçim vermek, düzenlemek
v. gı'ştatın izin vermek
(Gramer) müsaade etmek(AKK.-DAT.)
olanak tanıma
gestatten Sie?
müsaadenizle
Englisch - Türkisch

Definition von gestatten im Englisch Türkisch wörterbuch

permit
izin vermek
permit
{i} ruhsat

Bu silah için bir ruhsatım var. - I have a permit for this gun.

permit
izin

Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi. - It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.

Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi. - My father would not permit me to go on to college.

permit
{f} ruhsat vermek
permit
(Ticaret) ruhsatiye
permit
izin te
permit
residence permit ikamet tezkeresi
permit
kabul etmek
permit
ruhsatname
permit
{f} olanak vermek
permit
{i} müsaade

Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim. - I permitted Tom to camp in our backyard.

permit
{f} in -i (bir yere) almak/sokmak: She won't permit him in her house. Onu
permit
razı olmak
permit
müsaade etmek
permit
{i} izin belgesi
permit
fırsat vermek
permit
imkân vermek
permit
{i} izin belgesi, tezkere; izin; ruhsat; permi
permit
izin kağıdı
permit
(isim) ruhsat, izin, müsaade, permi, izin belgesi