geride

listen to the pronunciation of geride
Türkisch - Englisch
behind

They decided to leave extra food behind. - Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.

Somebody left his umbrella behind. - Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.

abaft
astern
down
back

The police held the crowd back. - Polis kalabalığı geride tuttu.

The police held the angry crowd back. - Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.

at the back
lagging behind
geri
back

He left Japan never to come back. - O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.

He came back before eight. - Sekizden önce geri döndü.

geride bırakmak
walk away
geride bırakmak
set back
geride bırakmak
surpass
geride bırakmak
pass
geride bırakmak
overtake
geride bırakmak
outstrip
geride kalma
left behind
geride bırakmak
to leave behind; to pass; to surpass
geride bırakmak
have the drop on
geride bırakmak
a) to leave behind, to pass b) to overtake c) to surpass, to outdistance d) (yarışta) to outstrip
geride bırakmak (yarışta)
(Spor) outdistance
geride bırakılan teçhizat
(Askeri) remain-behind equipment
geride inşa etme
setback
geride kalan
straggly
geride kalan
straggler
geride kalan
surviving
geride kalan
fallen astern
geride kalan
(Kanun) in arrears
geride kalan atlar
ruck
geride kalan girdap
(Havacılık) cast off vortex
geride kalmak
1. to be behind. 2. to lag. 3. to remain, be left (behind)
geride kalmak
drop behind
geride kalmak
fall astern
geride kalmak
drop back
geride kalmak
be posterior to
geride kalmak
drag behind
geride kalmak
keep back
geride olan
hind
geri
{i} rest

My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there. - Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

geri
rear

Tom always looks in the rearview mirror before he backs up. - Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.

geri
{s} reverse

Tom started the car and put it in reverse. - Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.

geride bırakmak
{f} outpace
geri
behind

The bus was behind schedule. - Otobüs tarifenin gerisindeydi.

He's behind the times in his methods. - O metotlarında zamanın gerisindedir.

geride kalmak
{f} drag
geri
background
geri
remainder
geri
(Bilgisayar) prev
geri
aft
geri
(Bilgisayar) previous
geri
(Bilgisayar) back space
geri
lag
geri
undeveloped
geri
imbecile
geri
(Bilgisayar) back to
geri
provincial
geri
with-
geri
arrears
geri
stupid
geri
(Bilgisayar) bksp
geri
reclaim
geri
(Bilgisayar) backspace
geride bırakmak
outdistance
geride kalmak
fall behind

I don't want to fall behind my class. - Dersimden geride kalmak istemiyorum.

geri
reclaimed
geri
to back
geri
restored to
geri
back in

I will be back in two week's time. - İki haftalık süre içinde geri döneceğim.

I'll be back in a wink. - Kaşla göz arasında geri döneceğim.

geri
back from
geride kalan
residua
geri
the rest, remaining part, remainder, what's left
geri
slow (timepiece)
geri
the past
geri
backward

Tom took a step backward. - Tom geriye doğru bir adım attı.

The actress fell backward over the stage. - Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.

geri
reversing
geri
backwards

Tom is walking backwards. - Tom geriye doğru yürüyor.

Tom bends over backwards to please Mary. - Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.

geri
backward, behind in time or progress, behindhand
geri
retarded, backward
geri
outcome, result
geri
back, rear, reverse; rest, remainder; back, hind; backward, undeveloped; (saat, vb.) slow; stupid, half-witted, imbecile; back, backward(s)
geri
re
geri
posterior
geri
back, backward, to the rear
geri
retro
geri
hind

In hindsight, this was a mistake. - Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.

geri
slow

This watch is ten minutes slow. - Bu saat on dakika geridir.

My watch is five minutes slow. - Saatim beş dakika geri kalmış.

geri
aback
geri
rearward
geri
Back up!/Back!
geri
anus (of an animal)
geri
back, back side, rear, the space behind
geri
with

In the end, the Germans were forced to withdraw. - Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.

She will return within an hour. - O bir saat içinde geri dönecektir.

geri
pull away
geride bırakmak
shoot ahead of
geride bırakmak
leave astern
geride bırakmak
{f} distance
geride bırakmak
leave behind

I want to leave behind contributions to humanity. - İnsanlık için katkıları geride bırakmak istiyorum.

geride kalan
{i} survivor
Englisch - Englisch

Definition von geride im Englisch Englisch wörterbuch

Geri
A diminutive of the female given name Geraldine, also used as a formal given name
geri
Kick
Türkisch - Türkisch

Definition von geride im Türkisch Türkisch wörterbuch

geri
Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş
Geri
(Osmanlı Dönemi) BAZPES
Geride kalan
(Osmanlı Dönemi) MUHALLEF
geri
Bir şeyin sona kalan bölümü
geri
Keçi kılından yapılmış büyük çadır
geri
Bundan başkası
geri
Aptal, anlayışsız
geri
Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval
geri
Geriye doğru
geri
Geçmiş, mazi: "Artık geride özleyeceğim hiçbir şey yok."- S. F. Abasıyanık
geri
Eksik gösteren
geri
Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı: "Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi."- N. Cumalı
geri
Araba üzerine gerilerek içine saman veya tahıl doldurulmuş büyük kıl çuval
geri
Büyük çuval
geri
Geçmiş, mazi
geri
Geri dön, geri git!
geri
Geriye doğru: "Bağına, bahçene, suyuna, toprağına veda ederek geri gidiyorum."- F. R. Atay
geri
Son, sonuç
geri
Boşaltım organının dışı
geri
Eksik gösteren (saat)
geri
Hayvanda boşaltım organının dışı
geri
Bundan başkası: "Kaşla göz, gerisi söz."- Atasözü
geri
Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü; art, alt taraf, ileri karşıtı
geride
Favoriten