In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Dave never returned to school again.
- Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
- Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
You should go back right now.
- Şu an geri dönmelisin.
Tom will go back home soon.
- Tom yakında eve geri dönecek.
Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
- Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
I'll stay here till you get back.
- Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
The typhoon prevented us from returning to Tokyo.
- Tayfun bizim Tokyo'ya geri dönmemizi engelledi.
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
He returned home three hours later.
- Üç saat sonra eve geri döndü.
Turkish envoy heads back to united states.
It's too late to turn back.
- Geri dönmek için çok geç.
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.
You don't have to be back until tomorrow.
- Yarına kadar geri dönmek zorunda değilsin.
When do you have to be back in Boston?
- Boston'a ne zaman geri dönmek zorundasın?
I want to return to work.
- İşe geri dönmek istiyorum.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?