I need medicine. Where is the pharmacy?
- Bana ilaç gerekiyor. Eczane nerede?
I need to configure this server with an appropriate firewall system.
- Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
Tom was uncertain whether or not he should tell Mary.
- Tom Mary'ye söyleyip söylememesi gerektiğinden emin değildi.
Tom wasn't certain whether or not he should tell Mary.
- Tom Mary'ye söylemesi gerekip gerekmediğinden emin değildi.
He demanded that I should pay the money at once.
- Parayı bir kerede ödemem gerektiğini talep etti.
Raising a child demands patience.
- Bir çocuk yetiştirmek sabır gerektirir.
It is not necessary for you to take his advice if you don't want to.
- Siz istemiyorsanız onun tavsiyesini almanıza gerek yok.
If you don't want to go, you don't need to.
- Gitmek istemiyorsan, gitmene gerek yok.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
Should we be concerned?
- Endişeli olmamız gerekiyor mu?
Admitting his lack of experience, I still think that he ought to do better.
- Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi yapması gerektiğini düşünüyorum.
I think that you ought to apologize to her.
- Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.
Our college won't admit Tom until he meets all the requirements.
- Bizim üniversite bütün gereksinimleri karşılayıncaya kadar Tom'u kabul etmeyecek.
In my opinion, happiness has a few fundamental requirements.
- Bana göre, mutluluğun birkaç temel gereksinimi var.
Am I required to get a visa?
- Vize almam gerekiyor mu?
The Romans would never have had the chance to conquer the world if they had first been required to study Latin.
- Romalılar ilk önce Latince çalışması gerekli olsaydı, asla dünyayı fethetme şansları olmazdı.
I find it necessary to be able to say what I feel.
- Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.
It is necessary that every member observe these rules.
- Her üyenin bu kurallara uyması gereklidir.
Art is not a luxury, but a necessity.
- Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.
There is no necessity for you to do that.
- Onu yapmana gerek yok.
This will come in handy in a pinch.
- Bu gerektiğinde işe yarayacak.
You'll get used to living alone in a pinch.
- Gerektiğinde yalnız yaşamaya alışacaksın.
Bu yalnızca biraz istikrar icap ettirir.
- Bu sadece biraz kararlılık gerektirir.