gerdirmek

listen to the pronunciation of gerdirmek
Türkisch - Englisch
take up
tauten
to have (someone) stretch, strain, tighten, or draw (something) taut
stretch
ger
{f} strained

The atmosphere became strained when he came. - O geldiğinde ortam gerginleşti.

His weight strained the rope. - Onun ağırlığı ipi gerdi.

gerdirme
turnbuckle
gerdirme
(Gıda) orientation
gerdirme
(Gıda) stretching
gerdirme
(Mekanik) stretch forming
ger
stretch out
ger
{f} stretch

I got out of bed and had a good stretch. - Ben yataktan kalktım ve iyi bir gerindim.

Dad stretched after dinner. - Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.

ger
{f} tense

What Jane said made the atmosphere less tense. - Jane'in söylediği ortamı daha az gerdi.

Tom says that he always feels tense when Mary is in the room. - Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.

ger
{f} straining
ger
{f} tensed

Relax. You're all tensed up. - Rahatlayın. Hepiniz gerginsiniz.

ger
{f} strain

His weight strained the rope. - Onun ağırlığı ipi gerdi.

Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother. - Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.

ger
{f} stretched

The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window. - Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca gerinerek uzanıyordu.

Dad stretched after dinner. - Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.

ger
tense up
ger
recover

Tom has completely recovered and can go back to work. - Tom tamamen iyileşti ve işe geri dönebilir.

It took me a whole year to recover my health. - Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.

yüzünü gerdirmek
have one's face lifted
Englisch - Englisch

Definition von gerdirmek im Englisch Englisch wörterbuch

ger
v do [ON gera]
ger
in the Torah, the term applied to the resident non-Israelite who could no longer count on the protection of his erstwhile tribe or society (language=Ivrit) ["A Modern Commentary," Rabbi Gunther Plaut]
ger
form of a verb which acts as a noun (Grammar)
ger
Traditional housing of the Mongolians A round, felt tent Especially in the countryside this is the most comen housing
ger
German
ger
gerund
Türkisch - Türkisch
Germe işini yaptırmak: "Eski bir bağ kulübesinin duvarları üstüne bir çadır gerdirmiş, içinde yaşıyordu."- M. Ş. Esendal
Germe işini yaptırmak
GER
(Osmanlı Dönemi) f. Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır
ger
Tek tük ağaç bulunan kayalık
ger
Uyuz hastalığı
ger
Vahşi hayvan yavrusu
ger
Dişi ördek
ger
Boza yakın bir renk
ger
(Osmanlı Dönemi) eğer
ger
Kumaş üzerine sinmiş kalıcı meyve sütü, leke
ger
Dokumacılıkta açık sarı renkli iplik
gerdirme
Gerdirmek işi
Englisch - Türkisch

Definition von gerdirmek im Englisch Türkisch wörterbuch

ger
İskeleti tahtadan ve kalın maddelerden oluşan,kolayca inşa edilebilen ve atla bile taşınabilen at şeklinde çadır ev

Mongolian nomads live in gers.

gerdirmek
Favoriten