Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
O gerçek bir centilmen.
- He is a real gentleman.
O mükemmel bir beyefendi.
- He is a perfect gentleman.
Tom'un her inçi bir beyefendi idi.
- Tom was every inch a gentleman.
Tom'un her inçi bir beyefendi idi.
- Tom was every inch a gentleman.
O mükemmel bir beyefendi.
- He is a perfect gentleman.
Bay Hawk nazik bir beyefendidir.
- Mr. Hawk is a kind gentleman.
O bir bayan olduğu için, bu yüzden o bir beyefendi.
- As she is a lady, so he is a gentleman.
Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
- You're a gentleman and a scholar.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
- The gentleman was killed by a slave in revolt.
Bu park küçük çocukların cennetidir.
- This park is a little kid's paradise.
Latrobe had extensive dealings with Jefferson, the most prominent gentleman-architect in the United States.
Please direct this gentleman to the menswear department.
Follow me, gentlemen.