My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
He has broad shoulders.
- Onun geniş omuzları vardı.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
- Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
The road is ten feet in width.
- Yol on fit genişliğinde.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
Generally speaking, the climate in England is mild.
- Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
Usually, I'll be gone before the morning light.
- Genellikle, sabah ışığından önce gitmiş olurum.
He was a general in WWII.
- He was a general in the Second World War.
He was a general in the Second World War.
- He was a general in WWII.
New York'un caddeleri çok geniş.
- New York'un caddeleri çok geniştir.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.
Tom eski neslin bir üyesi olduğunu itiraf etmekten nefret ediyor.
- Tom hates to admit that he's a member of the older generation.
Onların eski nesille hiç ortak yanları yok.
- They have nothing in common with the older generation.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilim adamları için çözülmemiş bir sorun kalmaya devam etmektedir.
- Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.