When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
- Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
Good movies broaden your horizons.
- İyi filmler ufkunuzu genişletir.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
The road is ten feet in width.
- Yol on fit genişliğinde.
The width of the road is insufficient for safe driving.
- Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
Generally speaking, the climate in England is mild.
- Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
Usually, I'll be gone before the morning light.
- Genellikle, sabah ışığından önce gitmiş olurum.
In America 'rebate' is widely recognized, generally as an incentive where makers give back directly to consumers.
- In the United States the word 'rebate' is widely recognized, generally as an incentive where makers give back directly to consumers.
He was a general in WWII.
- He was a general in the Second World War.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.
New York'un caddeleri çok geniş.
- New York'un caddeleri çok geniştir.
Tom eski neslin bir üyesi olduğunu itiraf etmekten nefret ediyor.
- Tom hates to admit that he's a member of the older generation.
Bu eski gelenekler nesilden nesile devredilmiştir.
- These old customs have been handed down from generation to generation.
Cin, Tom'un üç dilek dilemesini istedi.
- The genie asked Tom to make three wishes.
Alaaddin, sihirli lambayı ovuşturduğu zaman bir cin çıktı.
- A genie appeared when Aladdin rubbed the magic lamp.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- You broke the computer. Nice going, genius.