I usually get up at 8.
- Genellikle saat sekizde kalkarım.
Bats usually fly in the dark.
- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
We generally drink tea after a meal.
- Bir yemekten sonra, biz genellikle çay içeriz.
Little girls in general are fond of dolls.
- Küçük kızlar genellikle oyuncak bebeklere bayılır.
In general, we drive too fast.
- Genellikle çok hızlı süreriz.
Broadly speaking, dogs are more faithful than cats.
- Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar.
An SUV typically uses more gas than a car.
- Bir arazi aracı genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
A truck typically uses more gas than a car.
- Bir kamyon, genellikle bir arabadan daha fazla benzin kullanır.
Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors.
- Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir.
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
By and large, your idea is a good one.
- Genellikle senin fikrin iyi bir fikir.
The shops are for the most part closed at ten o'clock.
- Dükkanlar genellikle saat onda kapalıdır.
A sentence normally has a subject and a verb.
- Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır.
Lightning normally accompanies thunder.
- Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
On the whole, the Japanese are conservative.
- Genellikle Japonlar muhafazakardır.
Englishmen are, on the whole, conservative.
- İngilizler, genellikle, tutucudur.
As a rule, I don't drink.
- Genellikle içki içmem.
As a rule, our English teacher gives a lot of homework.
- İngilizce öğretmenimiz genellikle çok ödev verir.
The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.
The committee is composed chiefly of professors.
- Komite genellikle profesörlerden oluşmaktadır.
Boys, as a rule, are taller than girls.
- Erkekler, genellikle, kızlardan daha uzundur.
As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight.
- Genellikle saat altıda kalkarım, fakat dün sabah sekizde kalktım.