Tom may have been here.
- Tom buraya gelmiş olabilir.
Tom may have been at the party last night, but I didn't see him there.
- Tom dün gece partiye gelmiş olabilir ama onu orada görmedim.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
Did you come by yourself today?
- Bugün tek başına mı geldin?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
How does it feel to be the best band ever?
- Gelmiş geçmiş en iyi grup olmak nasıl bir duygu?
Who was the greatest philosopher that ever lived?
- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
Tom must be getting sleepy.
- Tom'un uykusu gelmiş olmalı.
I think Tom must be pretty sleepy by now.
- Sanırım Tom'un şimdiye kadar oldukça uykusu gelmiş olmalı.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.