What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
This smell might come from the oven!
- Bu koku fırından gelebilir!
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.