No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Her dad won't be coming, he is very busy.
- Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.