gelirler

listen to the pronunciation of gelirler
Türkisch - Englisch
revenues

The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues. - Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

A loss in third-quarter revenues was predicted. - Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu.

(Ticaret) receipts
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again. - Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.

(Ticaret) returns
gelir
revenue

Many websites are supported by revenue from advertising. - Birçok web sitesi reklam geliriyle desteklenir.

He argues that the administration must look for alternative sources of revenue. - O, yönetimin alternatif gelir kaynaklarını araması gerektiğini savunuyor.

gelir
income

This has increased family income. - Bu, ailenin gelirini artırdı.

If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life. - Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

gelirler ve mülkiyet dağılımı
(Hukuk) distribution of incomes and property
gelecek yıllara ait gelirler
(Ticaret) accrued income
gelir
revenues

A loss in third-quarter revenues was predicted. - Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu.

Revenues are growing, but not as fast as costs. - Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.

gelir
proceeds
gelir
earnings
gelir
gam

As soon as he got home, he began to play a computer game. - O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.

gelir
receipts
gelir
(Ticaret) earning
gelir
(Ticaret) returns

Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns. - Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

gelir
increment
gelir
allowance
gelir
return

Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns. - Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

gelir
means

This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything! - Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

If your boss sacks you, it means you're fired. - Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.

gelir
(Ticaret) receipt
gelir
emolument
gelir
revenue expenditure
gelir
takings
gelir
gainings
Gelir
input
gelir
income to
gelir
(Hukuk) earnings, income
gelir
yield
gelir
income, revenue, receits, emolument
gelir
drawings
gelir
rente
gelir
finance
hizmetler ve gelirler toplamı
(Hukuk) services and incomes net
katma gelirler
(Hukuk) additional revenues
milli gelirler yasası
(Ticaret) internal revenue code
otonom gelirler
(Ticaret) autonomous receipts
Türkisch - Türkisch
(Hukuk) VARİDAT
Gelir
(Hukuk) İRAT
gelir
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
gelir
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı ücret, aylık, kira vb., varidat, irat
gelir
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat: "Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı."- M. Yesarî
gelir
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı para (ücret, aylık, kira vb.), varidat, irat
gelirler
Favoriten