gelir

listen to the pronunciation of gelir
Türkisch - Englisch
revenue

Movie theaters are losing more and more revenue due to internet piracy. - Sinemalar, internet korsanlığı nedeniyle gittikçe gelir kaybediyorlar.

The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues. - Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

income

If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life. - Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

The opposition party put forward a bill to reduce income tax. - Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

revenues

Revenues are growing, but not as fast as costs. - Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.

The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues. - Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

proceeds
earnings
gam

As soon as he got home, he began to play a computer game. - O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.

receipts
(Ticaret) earning
(Ticaret) returns

Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns. - Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

increment
allowance
return

Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns. - Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

means

This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything! - Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

This signal means don't walk. - Bu işaret yürüme anlamına gelir.

(Ticaret) receipt
emolument
revenue expenditure
(Hukuk) earnings, income
yield
income, revenue, receits, emolument
drawings
gainings
takings
input
income to
rente
finance
gelir düzeyi
level of income
gelir değeri
(Ticaret) earning value
gelir dilimi
(Ticaret) bracket
gelir hesabı
(Ticaret) income account
gelir senedi
(Ticaret) income bond
gelir tablosu
income table
gelir tablosu
(Ticaret) statement of income
gelir tahvili
(Ticaret) income bond
gelir vergisi
(Ticaret) personal income tax
gelir vergisi
(Ticaret) the income tax

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

gelir gelmez
arrives

Let's leave as soon as he arrives. - O gelir gelmez gidelim.

Let's leave as soon as Tom arrives. - Tom gelir gelmez gidelim.

gelir getirmek
to generate revenues
gelir tablosu
income statement
gelir bağlamak
endow
gelir beyannamesi
income return
gelir beyanı
(Kanun) income statement
gelir beyanı
(Kanun) declaration of income
gelir bölüşüm
income sharing
gelir cetveli
(Ticaret) income sheet
gelir dağılımı
income distribution
gelir durumu
income statue
gelir durumu
income state
gelir düzeyi
(Hukuk) income level
gelir faktörü
revenue earner
gelir fazlası
(Ticaret) surplus income
gelir fazlası
(Ticaret) income surplus
gelir gider
income and expense
gelir karı
(Ticaret) income profit
gelir kaybı
revenue loss
gelir kaynağı
source of income
gelir miktarı
(Ticaret) size of income
gelir oranı
(Ticaret) income rate
gelir payı
portion of income
gelir payı
income share
gelir sahibi
income earner
gelir sahibi
rentier
gelir sınırı
(Ticaret) margin of income
gelir tahmini
(Ticaret) estimation of revenue
gelir unsuru
(Ticaret) item of income
gelir uçurumu
(Ticaret) income gap
gelir vergisi
pay as you earn
gelir vergisi
income tax

The opposition party put forward a bill to reduce income tax. - Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

It doesn't make much sense to me that I have to pay more income tax than you even though you make more money than I do. - Benim kazandığımdan daha çok para kazanmana rağmen benim senden daha çok gelir vergisi ödemem bana çok mantıklı gelmiyor.

gelir vergisi beyannamesi
income tax return
gelir vergisi oranı
(Hukuk) income tax rate
gelecek döneme ait gelir
(Ticaret) prepaid income
geçinip gidecek kadar gelir
competency
geçinip gidecek kadar gelir
subsistence
geçinip gidecek kadar gelir
competence
gelirler
revenues

Revenues are growing, but not as fast as costs. - Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.

I can provide you with some statistical predictions of expected revenues. - Size beklenen gelirlerin istatistiksel tahminlerini sağlayabilirim.

bana vız gelir
it leaves me cold
cari gelir ve gider bütçesi
(Askeri) operating budget
cüzi gelir
insignificant income
ele gelir
palpable
gelirler
(Ticaret) receipts
gelirler
(Ticaret) income

Tom and Mary save half of their income every year. - Tom ve Mary her yıl gelirlerinin yarısını tasarruf eder.

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

gelirler
(Ticaret) returns
gelir
internal revenue
milli gelir
(Ticaret) domestic income
milli gelir hesapları
(Ticaret) national income accounts
ortalama gelir
(Askeri,Kanun) average revenue
tahakkuk eden gelir
(Ticaret) accrued income
toplam gelir
(Ticaret) total income
toplam gelir
(Ticaret) total revenues
ulusal gelir
(Politika, Siyaset) national income
vız gelir tırıs gider
i don't give a damn
yıllık düzenli gelir
(Ticaret) annuity
tahvil satarak gelir sağlama
flotation
Aksilikler hep üst üste gelir
(Atasözü) It never rains but pours
Can boğazdan gelir
(Atasözü) Good food is the back bone of life
Damda pekmezin olsun sinek Bağdat'tan gelir
(Atasözü) The choice and the loveable lack no suitors
Dinsizin hakkından imansız gelir
(Atasözü) Diamond cut diamond.Set a thief to catch a thief
Sükut ikrardan gelir
(Atasözü) Silence gives consent
Temizlik imandan gelir
(Atasözü) Cleanliness is next to Godliness
can boğazdan gelir
bread is the staff of life
can boğazdan gelir
food is necessary for people to survive
dar gelir
narrow income
gelir grubu
income group
kişi başına düşen milli gelir
Per capita income
kullanılabilir gelir
(Ekonomi) Disposable income
milli gelir
National income
Dinsizin hakkından imansız gelir
Diamond cut diamond, Set a thief to catch a thief
adil gelir dağılımı
(Ticaret) fair income distribution
akıla gelmeyen başa gelir
(Atasözü) You can't always anticipate everything
artan gelir vergisi
(Ticaret) increment tax
ayni gelir
(Ticaret) income in kind
bana kalırsa vız gelir
forall i care
bağlanan gelir
settlement
beklenen gelir teorisi
(Ticaret) anticipated income theory
birincil gelir dağılımı
primary income distribution
brüt gelir
gross income

Tom's gross income last year was over thirty thousand dollars. - Geçen yıl Tom'un brüt geliri otuz bin doların üzerindeydi.

can boğazdan gelir/geçer
(Atasözü) One cannot live without food
davulun sesi uzaktan hoş gelir
(Atasözü) Distance lends enchantment to things
değil mi ki since: Değil mi ki gelirim dedi, mutlaka gelir
Since he said he would, he is sure to come
dinsizin hakkından imansız gelir
(Atasözü) Set a thief to catch a thief
dinsizin hakkından imansız gelir
diamond cut diamond
ek gelir
fringe benefit
ek gelir
(Ticaret) income bracket
ek gelir vergisi
(Ticaret) income tax bracket
ek gelir vergisi
supertax
etiket buraya gelir
(Bilgisayar) label goes here
eyere de gelir, semere de
(Konuşma Dili) It is good for all kinds of uses
faaliyet dışı gelir
(Ticaret) unrelated business income
faaliyet dışı gelir
(Kanun) non-operating income
garanti edilen gelir
(Ticaret) guaranteed income
hedeflenen gelir oranı
(Ticaret) target return
iki kişilik gelir
dual income
iyi insan sözünün üstüne gelir
(Atasözü) A person who appears while he is being talked about is a good person
iyi olacak hastanın hekim ayağına gelir
(Atasözü) If it is fated for things to go well, they will go well
kesintisiz ulusal gelir
gross national product
keyfi kullanılabilecek gelir
(Ticaret) discretionary income
kimseye muhtaç olmayacak kadar gelir
independence
kişi başına düşen gelir
per capita income
kişisel gelir
private income
kişisel gelir vergileri
(Hukuk) taxes on private income
marjinal gelir oranı
(Ticaret) marginal income ratio
marjinal gelir oranı
(Ticaret) marginal-income ratio
marjinal gelir vergisi
(Ticaret) marginal income tax
milli gelir
internal revenue
milli gelir özdeşliği
(Ticaret) national income identity
nakit gelir
(Ticaret) cash return
net gelir
net income
net gelir
take home pay
nispi gelir
(Ticaret) relative income
normal gelir
(Ticaret) normal return
periyodik gelir
(Ticaret) periodic income
reel gelir etkisi
(Ticaret) real income effect
reel kullanılabilir gelir
(Ticaret) real disposable income
sabit gelir
fixed income

I'm on a fixed income. - Ben sabit gelirliyim.

sanayi gelir tahvili
(Ticaret) industrial revenue bond
senelik gelir
annual benefit
sükût ikrardan gelir
(Atasözü) A refusal either to avow or to disavow an action is in most cases a sign of guilt
tahakkuk etmemiş gelir
(Ticaret) unrealized revenue
tahakkuk etmiş gelir
(Ticaret) accuired income
tahakkuk etmiş gelir
(Ticaret) accrued revenue
tahmini gelir vergisi
(Ticaret) estimated income tax
tahsil eden gelir
(Kanun) collected revenues
tahsis edilmemiş gelir
(Ticaret) unappropriated income
tartıya gelir
ponderable
tasarruf-gelir ilişkisi
(Ticaret) saving schedule
toplu gelir
(Ticaret) bunched income
toplumsal gelir dağılımı
(Ticaret) social income distribution
vergisiz gelir
non-taxable income
vergiye tabi gelir
taxable
vergiye tabi gelir
taxable income
vergiye tabi olmayan gelir
tax allowance
vız gelir
for all i care
vız gelir tırıs gider
I don't care a hang
vız gelir tırıs gider
I don't care a damn
vız gelir tırıs gider
(Konuşma Dili) It doesn't matter one bit to me
yasa dışı gelir
(Ticaret) illegal income
yaşam boyu gelir
life annuity
yüksek gelir
great salary
yüksek gelir
high salary
yıllık gelir
annual benefit
zımnen tahsil edilen gelir
(Ticaret) constructive receipt of income
ömür boyu gelir
perpetuity
ömür boyu yıllık gelir
life annuity
özet gelir tablosu
(Ticaret) condensed income statement
Türkisch - Türkisch
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı ücret, aylık, kira vb., varidat, irat
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat: "Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı."- M. Yesarî
Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı para (ücret, aylık, kira vb.), varidat, irat
(Hukuk) İRAT
gelir dağılımı
Bir ülkenin toplam gelirinin o ülkenin bireyleri arasındaki dağılımı
gelir gider
Sağlanan ve harcanan paralar
gelir kaynağı
Para sağlama yeri veya faaliyeti
gelir ortaklığı
Köprü, baraj vb. kamu yapılarının gelirlerine gerçek ve tüzel kişilerin belirli şartları yerine getirerek ortak olması
gelir vergisi
Kişilerin gelirlerinden, bir oran ölçüsünde devlete ödedikleri dolaysız vergi
kullanılabilir gelir
(Ekonomi) Kişisel gelirden doğrudan doğruya devlete ödenen vasıtasız vergilerin çıkartılmasından sonra kalan gelirdir
Gelirler
(Hukuk) VARİDAT
milli gelir
Bir yıllık toplumsal üretimde, üretim araçları için harcananların düşülmesinden sonra kalan bölüm, ulusal gelir
gelir
Favoriten