gelişmiş

listen to the pronunciation of gelişmiş
Türkisch - Englisch
developed

Greece is a developed country. - Yunanistan gelişmiş bir ülke.

Even though the United States is a developed country, it still has some very poor people. - Gelişmiş bir ülke olsa bile Abd'de hala bazı çok yoksul insanlar var.

advanced

Advanced countries must give aid to developing countries. - Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.

The alien is postbiological and is really an advanced machine. - Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.

improved

Still, things haven't really improved. - Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.

There is an urgent need for improved living conditions. - Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.

sophisticated

This aircraft is equipped with one of the most sophisticated flight management systems. - Bu uçak en gelişmiş uçuş yönetim sistemlerinden biriyle donatılmıştır.

I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it. - Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.

(Askeri) emergency response team - advance - acil durum cevap takımı
developed, advanced
(Bilgisayar) enhance
(Bilgisayar) advance

Advanced countries must give aid to developing countries. - Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.

Japan is becoming the most advanced country technologically. - Japonya teknolojik olarak, en gelişmiş ülke oluyor.

forward
foremost
geliş
coming

Did you notice him coming in? - Onun içeri gelişini fark ettin mi?

We could all see it coming, couldn't we? - Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?

geliş
arrival

She informed him of her arrival. - O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.

Ken is waiting for the arrival of the train. - Ken trenin gelişini bekliyor.

gelişmiş düzen
(Bilgisayar) advanced layout
gelişmiş adale
brawn
gelişmiş dar bant sayısal sesterminali
(Askeri) advanced narrowband digital voice terminal
gelişmiş içerik şebekesi
enhanced content networking
geliş
arrivals
az gelişmiş ülke
the third world
en az gelişmiş ülkeler
(Ticaret) least developed countries
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

geliş
{f} flourish

Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land. - Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

The fine arts flourished in Italy in the 15th century. - Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.

geliş
grew
geliş
advent

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

The story revolves around a mysterious adventure. - Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
çok gelişmiş
advanced
A.B.D. Gelişmiş Savunma Araştırma Projeleri Kuruluşu
(Askeri) Defense Advanced Research Projects Agency
aniden gelişmiş
shot up
az gelişmiş
underdeveloped
az gelişmiş bölgeler
(Hukuk) under-developed area
az gelişmiş ülke
underdeveloped country
deniz gelişmiş lojistik destek yeri
(Askeri) naval advanced logistic support site
en az gelişmiş ülke
(Ticaret) least developed country
erken gelişmiş
precocial
erken gelişmiş
precocious
erken gelişmiş
forward
erken gelişmiş
(Botanik, Bitkibilim) rathe
erken gelişmiş
(Botanik, Bitkibilim) rathe-ripe
eskilerine oranla az gelişmiş
obsolete
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
kasları gelişmiş
muscle bound
kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer ve gelişmiş patlayıcı silahlar
(Askeri) chemical, biological, radiological, nuclear and high yield explosives
taktik gelişmiş bilgisayar; terminal erişim kontrolörü; terminal taarrız kontrol
(Askeri) tactical advanced computer; terminal access controller; terminal attack control
tam gelişmiş
full blown
Türkisch - Türkisch
Gelişme gösteren
az gelişmiş
Gelişmesi gecikmiş olan
az gelişmiş
Eğitim düzeyi düşük kalmış, üretimi daha çok ilkel tarıma dayanan, doğal kaynaklarını gereğince değerlendiremeyen (ülke)
geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
gelişmiş
Favoriten