gelişmeler

listen to the pronunciation of gelişmeler
Türkisch - Englisch
developments, events, happenings
developments

If there are any new developments, let me know. - Yeni gelişmeler varsa bana bildir.

Recent developments caused them to change their travel plans. - Son gelişmeler onların seyahat planlarını değiştirmelerine neden oldu.

advancements
gelişme
development

Recent developments caused them to change their travel plans. - Son gelişmeler onların seyahat planlarını değiştirmelerine neden oldu.

The development of applications for Android is possible from today. - Android uygulamaların gelişmesi bugünden itibaren mümkündür.

geliş
coming

We could all see it coming, couldn't we? - Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?

Did you notice him coming in? - Onun içeri gelişini fark ettin mi?

geliş
arrival

The arrival of the troops led to more violence. - Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.

She informed him of her arrival. - O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.

gelişme
progress

Tom is making great progress in French. - Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.

He has made rapid progress in English. - O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.

gelişme
{i} advance

Advanced countries must give aid to developing countries. - Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.

Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages. - Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

gelişme
headway
gelişme
advance, improvement, progress, progression, development
gelişme
improvement

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

There was steady economic improvement. - İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.

geliş
arrivals
gelişme
growing
gelişme
betterment
geliş
incidence
gelişme
advancement
gelişme
evolvement
gelişme
recovery
gelişme
(Ticaret) economic progress
güncel gelişmeler
(Politika, Siyaset) current affairs
politik gelişmeler
(Politika, Siyaset) political developments
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

geliş
{f} flourish

Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land. - Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished. - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.

geliş
grew
geliş
advent

The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker. - Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

geliş
prosper
geliş
arrest
gelişme
progression
gelişme
buildup
gelişme
sprawl
gelişme
growth

Change can sometimes be difficult, but it can also open up new opportunities and be a means of personal growth and development. - Değişim bazen zor olabilir, ancak yeni fırsatlar yaratabilir ve kişisel büyüme ve gelişme aracı olabilir.

gelişme
evolution
geliş
build#up
geliş
comings
gelişme
strides
gelişme
accretion
gelişme
(Ticaret) prosperity
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
gelişme
developing, development, growing up, growth; growing healthy; maturing
gelişme
budding
gelişme
development, making progress, improvement
gelişme
pickup
gelişme
amelioration
gelişme
(Hukuk) development, improvement
gelişme
expansion
gelişme
lit. development (of plot, theme, argument, thesis, etc.)
gelişme
flourish

Our work began to flourish. - İşlerimiz gelişmeye başladı.

gelişme
formative
gelişme
inflorescence
gelişme
aggrandizement
Türkisch - Türkisch

Definition von gelişmeler im Türkisch Türkisch wörterbuch

geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
gelişme
Gelişmek işi, inkişaf, neşvünema, tekâmül: "Şiir, uygarlıkların doğuşunda, gelişmesinde ilk işaret oluyor."- N. Cumalı
gelişme
Yazılarda giriş bölümlerinden sonra konunun türlü yönlerden açılıp genişlediği, zenginleştiği, olgunlaştığı bölüm
gelişme
Gelişmek işi, inkişaf, neşvünema, tekâmül
gelişme
Olan biten
gelişmeler
Favoriten