gelenekler

listen to the pronunciation of gelenekler
Türkisch - Englisch
folkways
(Ticaret) institution
mores
unwritten law
{i} customs

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

custom

Social order does not come from nature. It is founded on customs. - Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

Many old customs are gradually dying out. - Birçok eski gelenekler yavaş yavaş ortadan kayboluyorlar.

gelenek
{i} custom

Many old customs are gradually dying out. - Çok sayıda eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

In Japan it is not customary to tip for good service. - Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek geleneksel değildir.

gelenek
{i} tradition

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

Languages that would have never found themselves together in a traditional system, can be connected in Tatoeba. - Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

gelenekler ve uygulamalar
customs and practices
gelenek
{i} groove
gelenek
precedent
gelenek
institutional
gelenek
way

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

gelenek
usage
gelenek
customs
anayasal gelenekler
(Hukuk) constitutional tradition
dini gelenekler
sacramental
eski gelenekler
antiquities
gelenek
(Hukuk) convention
gelenek
tradition, custom, convention
gelenek
observance
gelenek
folkway
gelenek
form
kurumsal gelenekler
(Hukuk) constitutional tradition
Türkisch - Türkisch

Definition von gelenekler im Türkisch Türkisch wörterbuch

Gelenek
anane
Gelenek
tradisyon
Gelenek
an'ane
gelenek
Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane: "Şair yeni bir dil yaratabilir ama bunun için gereken gücü gelenekten alır."- N. Ataç
gelenekler
Favoriten