In the near future, we will be able to put an end to AIDS.
- Yakın gelecekte, AIDS'e son verebileceğiz.
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
- Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
Kim means to be a diplomat in the future.
- Kim gelecekte bir diplomat olmaya niyet ediyor.
The worst is still to come.
- Yine de en kötüsü gelecek.
She is likely to come.
- O muhtemelen gelecek.
What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
- Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
Will he be coming this evening?
- O bu akşam gelecek mi?
And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
- Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
Bill will return next week.
- Bill gelecek hafta geri gelecek.
He will have lived here for ten years by the end of next month.
- Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak.