gegebenheiten

listen to the pronunciation of gegebenheiten
Deutsch - Türkisch
durum, hal, sonuç
Englisch - Türkisch

Definition von gegebenheiten im Englisch Türkisch wörterbuch

conditions
koşullar

Yaşam koşulları zordu. - Living conditions were hard.

Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir. - Mileage varies with driving conditions.

conditions
şartlar

Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar. - They want to better their working conditions.

Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. - Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.

circumstances
{i} şartlar

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi. - The circumstances did not allow me to go abroad.

Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok. - Under the circumstances we have no choice but to surrender.

conditions
koşul

Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi. - They did not demand better working conditions.

Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir. - Mileage varies with driving conditions.

conditions
durum

Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor. - This patient's conditions are getting worse day after day.

Hava durumları değişebilir. - Weather conditions may change.

circumstances
{i} koşullar

O, kendini koşullara uydurdu. - He adapted himself to circumstances.

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum. - I think I've showed considerable constraint under the circumstances.

conditions
alıştır/düzenle
conditions
(Ticaret) işlem
circumstances
{i} varlık
circumstances
mali durum/koşullar
circumstances
{i} zenginlik
circumstances
mali durum
circumstances
durumlar

Bunlar özel durumlar. - These are special circumstances.

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır. - There are complicated circumstances behind the matter.

conditions
(Ticaret) muamele
conditions
koşullu olarak