Göl donmuştu ama buzun üzerinde yürümek için yeterince güçlü olduğundan emin değilim.
- The lake has frozen over but I'm not sure the ice is strong enough to walk on.
Yalnızca dondurmaları değil, dondurulmuş şerbet ve donmuş yoğurdu da severim.
- I like not only ice creams, but also sorbet and frozen youghurt.
Bazen dondurulmuş sebze alırım.
- Sometimes, I buy frozen vegetables.
Buraya dondurulmuş balık getir.
- Bring the frozen fish here.
Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum.
- The night was so chilly that when I returned I was almost frozen.
Dün yine çok soğuktu. Donmuş olabilirim.
- Yesterday it was so cold again. I may have frozen.
Neredeyse donarak ölüyorduk.
- We were nearly frozen to death.
Tom asla dondurulmuş elma almadı.
- Tom has never bought frozen apples.
The mammoth was frozen shortly after death.