geçirebilen

listen to the pronunciation of geçirebilen
Türkisch - Englisch
conductible
capable of being conducted or transmitted
Able to conduct
Capable of being conducted
{s} able to be conducted, transmittable (of heat, electricity, etc.)
geçir
{f} thread

I don't like sewing because I can't thread the needle. - İğneye iplik geçiremediğim için dikiş dikmeyi sevmiyorum.

geçir
{f} undergone

Tom has already undergone surgery. - Tom zaten ameliyat geçirmiş.

geçir
(Bilgisayar) migrate
geçir
undergo

Her mother is going to undergo a major operation next week. - Onun annesi gelecek hafta önemli bir ameliyat geçirecek.

The surgeon persuaded me to undergo an operation. - Cerrah beni bir ameliyat geçirmem için ikna etti.

geçir
underwent

After the incident, our relationship underwent a sudden change. - Olaydan sonra ilişkimiz ani bir değişim geçirdi.

I underwent major surgery last year. - Geçen yıl büyük bir ameliyat geçirdim.

geçir
{f} wick
geçirebilen
Favoriten