He works hard to support his large family.
- O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
Tom doesn't earn enough money to support a woman like Mary.
- Tom Mary gibi bir kadını geçindirmek için yeterli para kazanmıyor.
It takes a lot of money to keep up such a big house.
- Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
It takes a lot of money to keep up such a big house.
- Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
It's hard to get by on minimum wage.
- Asgari ücretle geçinmek zordur.
I'm sure Tom knows enough French to get by.
- Tom'un geçinmek için yeterli Fransızca bildiğinden eminim.