I'm sure Tom knows enough French to get by.
- Tom'un geçinmek için yeterli Fransızca bildiğinden eminim.
Can't you get by on your salary?
- Maaşınla geçinemiyor musun?
He is working hard to support his family.
- Ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.
He works hard to support his large family.
- O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
It takes a lot of money to keep up such a big house.
- Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
It takes a lot of money to keep up such a big house.
- Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.