It's hard to get by on minimum wage.
- Asgari ücretle geçinmek zordur.
Can't you get by on your salary?
- Maaşınla geçinemiyor musun?
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
Tom skipped the conference last year as well.
- Tom da geçen yıl konferansı atladı.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
Why doesn't the U.S. switch to the metric system?
- ABD neden metrik sisteme geçmiyor?
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
The train was almost an hour behind time.
- Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
The train is twenty minutes behind time.
- Tren yirmi dakika geç kaldı.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
Just one year has gone by since my friend died.
- Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
Ten years have gone by since his death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
I went over his report, but couldn't find any mistakes.
- Onun raporunu tekrar gözden geçirdim ama hiçbir hata bulamadım.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
- Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
My annual income exceeds five million yen.
- Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
Tom came back to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.