I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
The transition from farm life to city life is often difficult.
- Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
The DJ transitioned between two songs.
- DJ iki şarkı arasında geçiş yaptı.
The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
- Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
This is the passage to the sea.
- Bu denize doğru geçiştir.
I got a season's pass to all the home games.
- Bütün ev oyunları için sezonluk geçiş aldım.
Tom bought a VIP pass.
- Tom bir VIP geçiş aldı.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The train is ten minutes behind today.
- Tren bugün on dakika geç kaldı.
The ship passed under the bridge.
- Gemi köprünün altından geçti.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
Skip the boring chapters.
- Sıkıcı bölümleri geç.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
My best friend walked by and totally ignored me.
- En iyi arkadaşım yanımdan geçti ve beni tamamen görmezden geldi.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
Why doesn't the U.S. switch to the metric system?
- ABD neden metrik sisteme geçmiyor?
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The train was almost an hour behind time.
- Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
Ten years have gone by since her death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
I am sure of his passing the examination.
- Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
We went over this last week.
- Geçen hafta bunu tekrar gözden geçirdik.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
Do you mind if we cross your garden?
- Bahçenizden geçebilir miyiz?
My annual income exceeds five million yen.
- Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
The educational system is in transition.
- Eğitim sistemi geçiş aşamasında.
The DJ transitioned between two songs.
- DJ iki şarkı arasında geçiş yaptı.
The border crossing was crowded with people, many of whom were refugees.
- Sınır geçişi insanlarla doluydu, onların çoğu mültecilerdi.
I saw him crossing the street.
- Onun caddeyi geçişini gördüm.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
No cultural background is necessary to understand art.
- Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.