This is a valid point of view.
- Bu geçerli bir bakış açısıdır.
The ticket is valid for a week.
- Bilet bir hafta geçerlidir.
The curfew is in effect until 6:00 in the morning.
- Sokağa çıkma yasağı, sabah 6.00'ya kadar geçerlidir.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis.
- Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.
The old belief is still widely current.
- Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
The law will be effective from the 1st of April.
- Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
- O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.
Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding.
- Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.
This offer is available for a limited time only.
- Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
This offer is available for five days.
- Bu teklif beş gün için geçerlidir.