geçerli

listen to the pronunciation of geçerli
Türkisch - Englisch
(Hukuk) valid

It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven. - O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir.

Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on. - Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.

viable
operative
acceptable
desired, acceptable, in demand, popular, in vogue
far-out
in effect

The curfew is in effect until 6:00 in the morning. - Sokağa çıkma yasağı, sabah 6.00'ya kadar geçerlidir.

(Ticaret) salable
tolerable
living
pertinent
(İnşaat) nominal
force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

recognized
(Ticaret) prevalent
prevailing
valid, effective, cogent
current

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis. - Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.

current, valid, in effect
in force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

admissible
effective

The law will be effective from the 1st of April. - Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.

eligible
valid; current, in use, in force, in effect
effectual
passable

He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German. - O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding. - Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.

in use
{s} available

Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science. - Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.

This offer is available for a limited time only. - Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.

{s} ruling
comprehensive
(Politika, Siyaset) most appropriate
sound
orthodox
legal
a valid
default
farout
{s} regnant
{s} received
geçerli kaynak
(Bilgisayar) from
geçerli olmak
be valid
geçerli adres
(Bilgisayar) current address
geçerli ayar
(Bilgisayar) current setting
geçerli aygıtlar
(Bilgisayar) current devices
geçerli bakiye
(Bilgisayar) current balance
geçerli birim
(Bilgisayar) current unit
geçerli biçim
(Bilgisayar) current format
geçerli biçimde
(Bilgisayar) in native format
geçerli denge
(Bilgisayar) current balance
geçerli değer
(Bilgisayar) current value
geçerli değil
(Bilgisayar) not valid
geçerli dil
(Dilbilim) lingua franca
geçerli dil
(Bilgisayar) language neutral
geçerli dizi
(Bilgisayar) current array
geçerli dosyalar
(Bilgisayar) current files
geçerli durum
(Bilgisayar) in-state
geçerli durum
(Bilgisayar) current state
geçerli durum
(Bilgisayar) current status
geçerli dönem
(Bilgisayar) current period
geçerli eylem
(Bilgisayar) current action
geçerli görünüm
(Bilgisayar) current view
geçerli görünümü
(Bilgisayar) view
geçerli imleç
(Bilgisayar) current cursor
geçerli içerik
(Bilgisayar) current context
geçerli kanun
governing law
geçerli kanunlar
governing law
geçerli klasör
(Bilgisayar) current folder
geçerli kod
(Bilgisayar) curr code
geçerli kur
(Ticaret) spot exchange rate
geçerli kılmak
(Bilgisayar) enable
geçerli kılınmış
enabled
geçerli modül
(Bilgisayar) current module
geçerli odak
(Bilgisayar) current focus
geçerli olan
at work
geçerli olan
(Ticaret) prevalent
geçerli olarak
acceptably
geçerli olarak
authentically
geçerli olarak
(Kanun) validly
geçerli olmak
stand
geçerli olmak
prevail
geçerli olmama
abeyance
geçerli olmayan
null and void
geçerli ortam
(Bilgisayar) current context
geçerli para
(Ticaret) tender
geçerli parola
(Bilgisayar) current password
geçerli renk
(Bilgisayar) current color
geçerli resim
(Bilgisayar) current image
geçerli sahip
(Bilgisayar) current owner
geçerli sayfa
(Bilgisayar) active page
geçerli saymamak
throw out
geçerli sebep
(Kanun) probable cause
geçerli seçim
(Bilgisayar) current selection
geçerli sürücü
(Bilgisayar) current driver
geçerli sürüm
(Bilgisayar) current version
geçerli tarih
(Bilgisayar,Ticaret) effective date
geçerli toplam
(Bilgisayar) running sum
geçerli yap
(Bilgisayar) validate
geçerli yordam
(Bilgisayar) current procedure
geçerli öğeler
(Bilgisayar) current items
geçerli olmak
hold
geçerli kılma
validation
geçerli olarak
effectively
geçerli saymak
To be valid
geçerli anlaşma
living arrangement
geçerli başlık
(Bilgisayar) current title
geçerli belge
(Bilgisayar) current document
geçerli bit
(Bilgisayar) current bytes
geçerli biçemler
(Bilgisayar) applying styles
geçerli bölge
(Bilgisayar) current region
geçerli dağıtım
(Bilgisayar) current release
geçerli dizin
(Bilgisayar) current directory
geçerli dosyaadı
legal filename
geçerli fiyat
quotation
geçerli grafik
(Bilgisayar) current chart
geçerli grafiğin
(Bilgisayar) current chart
geçerli hedef
(Bilgisayar) current target
geçerli imza
(Ticaret) binding signature
geçerli
(Bilgisayar) actual work
geçerli kalmak
(Kanun) remain in force
geçerli kanıt
(Ticaret) valid arguments
geçerli kayıt
(Bilgisayar) current record
geçerli kayıt
(Bilgisayar) currentrecord
geçerli kitaplık
(Bilgisayar) current library
geçerli kılmak
to validate
geçerli kısım
(Bilgisayar) current section
geçerli modem
(Bilgisayar) current modem
geçerli neden
(Ticaret) just cause
geçerli olma
(Kanun) legality
geçerli olma
operativeness
geçerli olmak
(Hukuk) obtain
geçerli olmak
run
geçerli olmak
to go for sb/sth, to apply (to)
geçerli olmak
go for
geçerli olmak
rule
geçerli olmak
hold good
geçerli oy
valid vote
geçerli oylar
(Hukuk) valid votes
geçerli oylar
popular vote
geçerli para
current money
geçerli saat
(Bilgisayar) current time
geçerli savunu
(Ticaret) valid arguments
geçerli sayfalar
(Bilgisayar) active sheets
geçerli sebep gösterilmezse kesinleşen boşanma
decree nisi
geçerli senet
(Ticaret) authentic instrument
geçerli slayt
(Bilgisayar) current slide
geçerli sütunlar
(Bilgisayar) current columns
geçerli teklif
(Ticaret) standing offer
geçerli tuşlar
(Bilgisayar) current keys
geçerli yapmak
validate
geçerli yayım
current release
geçerli yorum
authentic interpretation
en geçerli
prevailing
geçerli olmak
apply to
teklifim hala geçerli
my offer is still on the table
bankaca geçerli
bankable
bu gidiş dönüş bileti ne zamana kadar geçerli
How long is a round trip ticket good for
bu kart geçerli değil
This card is not valid
bugünden geçerli
effective as from today
bütün herkes bakımından geçerli
(Hukuk) erga omnes
crl geçerli
(Bilgisayar) crl effective
eski ve geçerli
time-honored
eski ve geçerli
time honored
eski ve geçerli
time honoured [Brit.]
gün boyu geçerli bilet
day ticket
her zaman geçerli
imprescriptible
hukuken geçerli
(Kanun) valid in law
hukuken geçerli olma
(Kanun) legality
hukuken geçerli sebep
(Kanun) good cause
itibaren geçerli say
backdate to
salt geçerli veritabanı
(Bilgisayar) current database only
tüzüğün geçerli olup olmadığının konu alındığı dava
(Hukuk) proceedings in which a regulation is in issue
veri geçerli
(Bilgisayar) data valid
Türkisch - Türkisch
Yürürlükte olan, uygulanan, muteber: "Başka bir yazımızda da Türkiye'de hâlâ geçerli olan üç takvimin (resmî, hicri, miladi) esaslarını yazacağım."- B. Felek
Beğenilen, tutulan, sürümü olan
Yürürlükte olan, uygulanan, muteber
geçerli
Favoriten