geçende

listen to the pronunciation of geçende
Türkisch - Englisch

Definition von geçende im Türkisch Englisch wörterbuch

geçen
last

Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular. - Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.

We went to London last year. - Geçen yıl Londra'ya gittik.

geçen
{s} late

You shouldn't get married. It's too late. We got married in Vegas last week. - Evlenmemelisin. Çok geç. Biz geçen hafta Vegas'ta evlendik.

Kelly's latest book appeared last week. - Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.

geçen
passing

The passing car splashed muddy water on me. - Geçen araba bana çamurlu su sıçrattı.

They were rescued by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.

geçen
{s} former

The other day I met my former neighbour in the city. - Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

geçen
past

Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months. - Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.

Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice. - Mary, onun geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilseydi Tom Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

geçen
(Bilgisayar) elapsed
geçen
passed

Tom passed the test he took last Monday. - Tom geçen pazartesi girdiği sınavı geçti.

His brother passed away last month. - Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.

geçen
other

This is the car I spoke of the other day. - Geçen gün bahsettiğim araba bu.

I lost my camera the other day. - Geçen gün kameramı kaybettim.

geçen
transitive
geçen
last, past
geçen
in excess of
geçen
yester

What he said yesterday is not consistent with what he had said last week. - Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile birbirini tutmuyor.

I moved to a new house last week, and I studied in the library yesterday. - Geçen hafta yeni bir eve taşındım ve dün kütüphanede ders çalıştım.

geçen
hereinabove
Türkisch - Türkisch
Ne kadar geçtiği belli olmayan yakın bir zaman önce
Geçen
(Osmanlı Dönemi) MÜSABIK
Geçen
kaim
geçen
Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki
geçen
Bir önceki
geçen
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.): "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü."- O. C. Kaygılı
geçende
Favoriten