gayet

listen to the pronunciation of gayet
Türkisch - Englisch
quite, very amaç, erek, hedef
very much

I'm very much aware of the danger. - Tehlikenin gayet farkındayım.

really

The system here works really well. - Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.

plumb
plenty
very, extremely, greatly
right
quite

Tom made it quite clear why we had to have the job finished by 2:30. - Saat 2.30'a kadar niçin işi bitirtmek zorunda olduğumuzu Tom gayet net açıkladı.

Tom found the chair quite comfortable. - Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.

eminent
immeasurable
last
eminently
gayet açık ki
it goes without saying
gayet emin
cocksure
Türkisch - Türkisch
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak: "Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur."- A. Gündüz
(Osmanlı Dönemi) Çok, pek çok
(Osmanlı Dönemi) Nihayet. Gaye. Encam
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
gayet
Favoriten