They saw a strange animal there.
- Onlar orada garip bir hayvan gördü.
It likes strange animals, like snakes.
- O, yılanlar gibi, garip hayvanlardan hoşlanıyor.
She must have sensed something odd.
- Garip bir şey hissetmiş olmalı.
Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
- Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
I feel a little awkward.
- Biraz garip hissediyorum.
Why would that be awkward?
- Bu neden garip olurdu?
There's a funny smell coming from the engine of the car.
- Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
Don't you think that's funny?
- Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
You're such a weirdo.
- Sen bir garip tipsin.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Sami was feeling a bit unusual.
- Sami kendini biraz garip hissediyordu.
Your freaking grandfather nearly ran me over!
- Senin garip büyükbaban neredeyse beni ezecekti!
The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance.
- Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.
Something really weird is happening here.
- Burada gerçekten garip bir şey oluyor.
Don't you think that's weird?
- Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
Tom and Mary show up at the strangest places.
- Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.
The strangest part is that no one recognizes me.
- En garip nokta şu ki kimse beni tanımıyor.
There are strange rumors afloat.
- Gemide garip söylentiler var.