ganztägig

listen to the pronunciation of ganztägig
Englisch - Türkisch

Definition von ganztägig im Englisch Türkisch wörterbuch

full time
(Otomotiv) daimi
full time
(Ticaret) tam zamanlı

Onunla birlikte tam zamanlı işim vardı. - I had a full time job with him.

Bu şirket kaç tane çalışanı tam zamanlı çalıştırıyor? - How many employees does this company employ full time?

full time
tam mesai
whole-time
tüm süre boyunca

she talked the whole time.

all day
gün boyu

O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı. - She's been working all day long.

O gün boyu huzursuz hissetti. - She felt restless all day long.

all day
bütün gün

Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım. - If it rains tomorrow, I will stay at home all day.

Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum. - I'm worn out, because I've been standing all day.

full time
tam gün

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam gün çalışıyorum. - I'm working full time in a bookshop until the end of September.

Tam gün bir işim var. - I have a full time job.

full time
tam görevli,tam mesai