We can't sleep because of the noise.
- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
I can't stand that noise.
- O gürültüye katlanamam.
I can't sleep with all that racket.
- Ben bütün o gürültü ile uyuyamıyorum.
There was such a racket at my house last night, I couldn't sleep.
- Dün gece evimde bu tür bir gürültü vardı uyuyamadım.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
Suddenly, the door closed with a loud noise.
- Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.
I hear the hubbub of the children in the background.
- Arka planda çocukların gürültüsünü duyuyorum.
The road roller is noisy.
- Yol silindiri gürültülü.
There was a sharp peal of thunder.
- Şiddetli bir gök gürültüsü vardı.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
We heard the tree fall with a crash.
- Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.
I was woken up by the sound of thunder this morning.
- Bu sabah gök gürültüsü ile uyandım.
The flash of lightning precedes the sound of thunder.
- Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.
Tom laughed uproariously.
- Tom gürültülü bir şekilde güldü.
Tom was awakened by the ruckus.
- Tom gürültü tarafından uyandırıldı.
The kids like to roughhouse with each other.
- Çocuklar birbirleriyle gürültü etmeyi severler.
The roar of their own cannons was extremely loud.
- Kendi toplarının gürlemesi son derece gürültülüydü.