Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
I would like to give him a present for his birthday.
- Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
Today is a sunny day.
- Bugün güneşli bir gün.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
The sunshine improved his color.
- Güneş rengini artırdı.
The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
That textbook is out of date.
- O ders kitabı güncel değil.
Date of last revision of this page: 2010-11-03
- Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneşli olsa da hava soğuktu.
Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
- güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.