Roses withered and Ania cried very much.
- Güller soldu ve Ania çok ağladı.
The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
- Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
Don't laugh at him for making a mistake.
- Hata yaptığı için ona gülme.
I cannot help laughing.
- Gülmemek elimde değil.
I can't stop laughing.
- Gülmemek elimde değil.
Speak of the next year, and the devil will laugh.
- Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.