I couldn't help laughing out.
- Kahkahayla gülmek elimde değildi.
Everybody burst into laughter.
- Herkes gülmekten kırıldı.
Tom couldn't help but smile.
- Tom gülmekten kendini alamadı.
Tom couldn't help but smile slightly.
- Tom hafifçe gülmekten kendini alamadı.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
- Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
Oh my God! What kind of laugh was that? — Oh, nothing serious! Mary is practicing how to laugh like a witch for a play.
- Oh aman Allahım! O ne tür gülmekti? - Oh, ciddi bir şey değil Mary oyun için bir cadı gibi nasıl gülüneceğini pratik yapıyor.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
It is not good to laugh at others.
- Başkalarına gülmek iyi değildir.