Humor is no laughing matter.
- Mizah güldüren bir konu değildir.
The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
- Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
Roses withered and Ania cried very much.
- Güller soldu ve Ania çok ağladı.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
Your new friends may laugh at some of the things you do.
- Yeni arkadaşlarınız yaptığınız bazı şeylere gülebilirler.
I could hardly resist laughing.
- Gülmeye karşı koyamadım.
I can't stop laughing.
- Gülmemek elimde değil.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.
His jokes made us laugh.
- Esprileriyle bizi güldürdü.