I finished my homework with difficulty.
- Ödevimi güçlükle bitirdim.
The old woman climbed the stairs with difficulty.
- Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
Tom could hardly walk.
- Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom could hardly wait for the chance to go swimming again.
- Tom tekrar yüzmeye gitme fırsatını güçlükle bekleyebiliyordu.
Tom just barely earns enough to live on.
- Tom geçinmek için güçlükle yeterince kazanıyor.
I just barely managed to pass the test.
- Testi güçlükle geçebildim.
He can scarcely write his name.
- O adını güçlükle yazabiliyor.
Tom could scarcely breathe.
- Tom güçlükle nefes alabildi.
Anyone who creates hassle should leave.
- Güçlük yaratan biri terk etmeli.
We know it's a hassle.
- Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.
The old man escaped, but with difficulty.
- Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
He had no difficulty in solving the problem.
- Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
I had no trouble finding his office.
- Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.
Tom had trouble remembering what Mary looked like.
- Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.
Face adversity with courage.
- Güçlüklerle cesaretle yüzleş.