Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Bird watching is a nice hobby.
- Kuş gözlemciliği güzel bir hobi.
I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
Much can be learned by observing how a child interacts at play with other children.
- Çoğu şey bir çocuğun diğer çocuklarla oyun oynarken nasıl etkileşim kurduğu gözlemlenerek öğrenilebilir.
Mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
I noticed I was being observed.
- Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
I observed that his hands were unsteady.
- Ellerinin titrek olduğunu gözlemledim.
Tom likes to observe birds.
- Tom kuşları gözlemlemeyi sever.
This is a time of year when people get together with family and friends to observe Passover and to celebrate Easter.
- Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.