Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
Mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
The boy observed the birds all day.
- Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.
I observed that his hands were unsteady.
- Ellerinin titrek olduğunu gözlemledim.
Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
Tom likes to observe birds.
- Tom kuşları gözlemlemeyi sever.