It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.
- Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
A tear ran down her cheek.
- Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
I saw tears in his eyes.
- Onun gözlerinde gözyaşı gördüm.
She shed tears while listening to the story.
- Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.